Sahi nedir bu Kürt sorunu?

26.05.2025 medyascope.tv

26 Mayıs 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar ve iyi sabahlar. Bugünkü yayınımı iki kişiye birden atfetmek istiyorum, yayında da bahsedeceğim kendilerinden zaten. Birisi Felat Cemiloğlu, bir diğeri Celal Başlangıç. Ve bu yayında Kürt sorununu bir kere daha hatırlatmak istiyorum, varlığını hatırlatmak istiyorum. Çünkü ne zaman Kürt sorunu dillendirilse, çözümü yolunda birtakım çabalar olsa hemen birileri "Nedir bu Kürt sorunu?" diye bayrak kaldırır. Böyle bir sorunun olmadığını söylerler. Ekonomik birtakım sorunların olduğunu ya da Güneydoğu'da bir aşiret düzeninin, feodal düzenin sürdüğünü, bütün sorunların oradan kaynaklandığını iddia ederler. Ama hiç de öyle değil. Kürtlerin Türkiye'de çok ciddi bir sorunu var: Kimliklerinin tanınmaması sorunu var, Kürt oldukları için ayrımcılığa maruz kalmaları sorunu var, kültürlerini geliştirmelerine, dillerini geliştirmelerine izin verilmemesi sorunu var. Mesela cumartesi günü Kürt müziğinin önde gelen isimlerinden Brader'le bir yayın yaptım. Onun bulunduğu yerdeki internetin kötülüğünden biraz kötü oldu ama yine de iyi bir yayın oldu. Ve o yayına gelen yorumların %99'u Kürtlerdendi ve çok duygulanmışlar. Kürt olmayan birisinin Kürt müziğinin, Kürt kültürünün önde gelen bir ismiyle gayet samimi bir şekilde, meraklı bir şekilde Kürt müziği üzerine sohbet yapması… Bu, Türkiye'de Kürt sorununun varlığının bence bir kanıtıdır. Yani küçücük bir hareketten bile insanlar büyük bir mutluluğa ulaşıyorlarsa, ki normalde Brader'in herkes tarafından bilinmesi, televizyon kanallarında sık sık karşımıza çıkması, orada Kürtçe parçalarını icra etmesi gerekirdi. Ama böyle bir ülkede yaşamıyoruz. Neyse, gelelim tarihten iki örneğe. İkisi de aynı konuda, maalesef çok acı olaylar. Bunlardan ilki, 2003 yılında kaybettik, Felat Cemiloğlu'nun yaşadığı bir olay. Kendisi Diyarbakırlı, tanımaktan onur duyduğum, şeref duyduğum çok düzgün bir insandı. Ve onunla sohbet ettiğiniz zaman Kürt sorununu anlıyordunuz. Gerçekten Felat Bey bilge bir isimdi. Ve yaşadıkları… Şimdi Hasan Cemal'e anlattığı haliyle, yaşadıklarını ben size kendi ağzından anlatayım. 55 yaşında Felat Bey, 1982 Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşadıkları: ‘‘Tek ayak üstünde, duvar dibinde duruyorum. Ceza… Bir süre sonra yoruluyorum, ayağım düşüyor yere, tutamıyorum. Emre itaatsizlik cezası… Duvarın dibinde kanalizasyonun kapağını kaldırdılar. Bir avuç bok alıp ağzıma attım. Sonra ağzımda pislik, hazır ola geçtim. Öyle duruyorum. Kıpırdamak yok, temizlemek yok, yere tükürmek yok. Öyleyce ağzın kapalı, kımıldamadan ayakta hazır olda bekliyorsun. Bir süre sonra bıraktı, içeri girdim. Elâzığlı, ismi Ramazan, Allah razı olsun, bazı dişlerimi iple çekti. Çünkü temizleyemedim dişlerimi. Altın kaplama olan iki dişten birini cebine attı, birini bana verdi hatıra olarak. Hapishaneden çıktıktan sonra ilk işim dişçiye gidip takma diş yaptırmak oldu. 8 ay yattım Diyarbakır Askeri Cezaevi 33 no'lu koğuşta. 8 ayda 18 kilo verdim. İğne iplik kaldım. 55 yaşındaydım. Genç olsaydım dağa çıkardım.’’ Evet, Felat Bey'in başına bunlar neden geldi sizce? Felat Bey 55 yaşında, 8 ay kalabiliyor. Yani belli ki uyduruk bir şeyle almışlar ama o uyduruk şeye rağmen, yaşına başına rağmen kendisine çok iğrenç işkenceler yapmışlar. Kendisi çok mülayim birisiydi. Ama mesela siyaseten merkezde birisi olarak biliyorum ben onu. Radikal birisi değildi. İstanbul'da, Ankara'da siyasi çevrelerde, iş çevrelerinde çok tanıdıkları vardı. Ama hayatı boyunca bu olayı hep yaşadı, ona yaşattılar. Çünkü Felat Bey Kürttü. Bu yayını öncelikle Felat Bey'e ithaf etmek istiyorum. Bir diğer ithaf edeceğim arkadaşım, meslektaşım Celal Başlangıç. Celal'i de yakın zamanda kaybettik. Yurt dışında bir nevi sürgün hayatı yaşıyordu. Celal çok önemli bir gazetecilik işine imza atmıştı, hatırlayanlar bilir. Bu da Cizre Yeşilyurt köyünde yaşanan bir olay: ‘‘14-15 Ocak 1989 gece saat 02.00'de Cizre'ye bağlı Yeşilyurt köyünde güvenlik görevlileri geliyorlar. Özel Tim ve askerler geliyorlar. Köyden üç kişinin kaçtığını söylüyorlar. Tüm köylüleri, kadın erkek, bir araya topluyorlar. Evler aranıyor, hiçbir şey bulunamıyor ve diyorlar ki, ‘Siz PKK'yı besliyorsunuz, düşmansınız, bu köyü yıkacağız’ diye küfürler ediliyor. ‘Sen devletin değil PKK'nın muhtarısın’ diyorlar muhtara. Yere yatırılan köylülerin sırtında karda, kışta saatlerce güvenlik güçleri geziyor. Kaba dayak atılıyor, dayaklar atılıyor. Sonra çevreden insan pisliği toplatılarak muhtarın amcası Kâmil Müştak’a zorla, tek tek, yaşlı genç demeden pislik ağızlarına verilmiştir. Daha sonra bu insan pisliği Kâmil Müştak'ın oğlu olan Bahattin Müştak'a zorla babasının ağzına verdirilmiştir. Yaşlı olan Kâmil Müştak yaralanmıştır. Abdurrahman Müştak yaralanmış, Abdullah Gündoğan yaralanmıştır.’’ Evet, köylülere bir gece vakti dışkı yediriliyor. Aynı olay, arada 7 yıl bir fark var; birisi cezaevi, birisi köy. Türkiye bunları yaşadı. Celal o dönem Cumhuriyet Gazetesi'ndeydi yanılmıyorsam. Öyle olması lazım. Bu haberi çıkarttı, bayağı zorluklara tanık oldu bu nedenle. Başına işler de geldi. Ama o günleri yaşayanlar için dışkı yedirme, köylülere dışkı yedirme olayı, hani şimdi 90'lı yıllar denen dönemin en çarpıcı anlarından birisiydi. Bu, 89 yılının başında yaşanan bir olay. Yani 90'lara girizgah olarak… Bunları anlatıyorum; ama tabii ki Türkiye'de değişik yerlerde değişik işkenceler de oldu. Ben de maruz kaldım İstanbul'da 12 Eylül döneminde, gerek siyasi şubede gerek cezaevinde. Türkiye'nin değişik cezaevlerinde, özellikle Mamak'ta mesela, Ankara'da insanlar çok değişik işkencelere maruz kaldılar. Bu anlamıyla evet, ama buradaki dışkı yedirmenin sembolik anlamına kafa yormanızı rica ediyorum. Bunu nedense Kürtlere düşünüp bulmuşlar. Ayrı ayrı kafalar ama yine aynı perspektifte, devletin bekası perspektifinde. 55 yaşındaki Felat Cemiloğlu'na ya da Cizre'deki köylülere, ki onların da genci var, yaşlısı var. Bunları Türkiye yaşadı. Bunları unutmamamız lazım ama bunlarla yüzleşerek bir şeyleri çözmemiz lazım. Bunları yok sayarak hiçbir yere gidemeyiz. Evet, Türkiye'de Kürt sorunu var. Kürtler sırf Kürt oldukları için ayrımcılığa maruz kaldılar. Herkes işkence gördüyse, Kürtlere işkencenin başka türlüsü ayrıca yapıldı. Bunları kabul etmemiz lazım. Bunları kabul etmemiz için de Kürt olmamız kesinlikle gerekmiyor. Evet, tekrar bu olayı yaşayan ve cesur bir şekilde anlatan Felat Bey'i ve Cizre'deki olayı ortaya çıkaran, kamuoyunu aydınlatan sevgili arkadaşım Celal'i rahmetle anıyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
01.06.2025 CHP siyasi iktidarın kızıştırmak istediği iç krizini tabanına başvurarak aşabilir
30.05.2025 Mehmet Baransu’yu hatırlıyor musunuz?
29.05.2025 Günümüz Türkiyesi’nde İslamcılık ve Kürtler
29.05.2025 DEM Parti’yi Cumhur İttifakı’na yamamaya çalışmanın anlamsızlığı
28.05.2025 AK Partililer niçin 19 Mart operasyonuna sahip çıkmıyor?
27.05.2025 Meral Danış Beştaş ile söyleşi: Çözüm süreciyle birlikte demokrasi de gelecek mi?
27.05.2025 Bana arkadaşını söyle…
26.05.2025 Erdoğan’ı Kılıçdaroğlu mu kurtaracak?
26.05.2025 Sahi nedir bu Kürt sorunu?
25.05.2025 Fethullahçılarla barışma mümkün mü?
01.06.2025 CHP siyasi iktidarın kızıştırmak istediği iç krizini tabanına başvurarak aşabilir
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı