Erdoğan’ı Kılıçdaroğlu mu kurtaracak?

26.05.2025 medyascope.tv

26 Mayıs 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler. Normal şartlarda bu yayını canlı yapmayabilirdim, son dönemde canlı yayınları daha azaltmış durumdayız, teknik sorunlar falan çıkar diye kaydedip bir iki saat sonra yayınlamayı tercih ediyoruz. Ama burada istisnai bir durum var, o da şu: Bu yayında Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bahsedeceğim. Malum, bugün CHP kurultay davasının ikinci duruşması oldu ve ilginç birtakım gelişmeler oldu. Kılıçdaroğlu'nun tekrar mahkeme kararıyla CHP'nin başına dönmesi ihtimali belli oldu. 30 Haziran'a ertelendi duruşma ama şu ana kadar Kılıçdaroğlu'ndan herhangi bir açıklama gelmedi. En son sosyal medya hesabından Fenerbahçe'nin, Fenerbahçe Beko'nun basketbolda Avrupa şampiyonu olmasını kutlamış. Ben de bu vesileyle Fenerbahçe'yi kutlamış olayım. Onu kutlamış. Bir önceki paylaşımı da, 21 Mayıs'ta Çerkez soykırımı üzerine yaptığı bir paylaşım var. Ama normalde Kılıçdaroğlu'nun parti içi meselelerde ve siyasi konularda, özellikle sosyal medyadan çok uzun açıklamalar yaptığını, özellikle kurultayı kaybettikten sonraki süreçte yaptığını biliyoruz ve buralarda kimi zaman açık, kimi zaman örtülü mesajlar verdiğini de biliyoruz. Şu an saat 17.00, duruşma sabah yapıldı ve orada “mutlak butlan” diye yeni bir tabirle tanıştık, hepimiz sözlüklere atladık ve neymiş diye baktık. Butlan; yok hükmünde, hükmü olmamak, geçersiz olma, geçersizlik demekmiş. Bununla karşılaştık ve Kılıçdaroğlu bu konuda bir şey söylemedi. Olay ne, bir bakalım. Bir mahkeme var. CHP kurultayının, 4-5 Kasım 2023'teki kurultayda usulsüzlük olduğu, yolsuzluk olduğu, bu konudaki şikayetler üzerine yapılan bir başvuru vardı ve bu başvuruyu değerlendiren mahkeme, savcılık soruşturma açtı ve duruşmalar başladı. Burada, bu mahkeme nasıl sonuçlanır, sonuçlanırsa ne olur gibi konular varken şunu gördük bugünkü mahkemenin sonunda, diyor ki; ‘‘Mutlak butlan olur. Mutlak butlan ile sakatlanmış ve yok hükmünde olan…’’ Bir kere şunu söyleyeyim, arada yapılan bir olağanüstü kurultay var. CHP'nin olağanüstü kurultayı kayyum atama ihtimaline karşı yapıldı ve Özgür Özel çok büyük bir farkla, daha doğrusu tek başına girdi ve oyların neredeyse önemli bir çoğunluğunu alarak tekrardan seçildi, biliyorsunuz. Ve parti meclisinde de hiçbir delinme olmadı. Bunun da geçersiz olacağını söylüyor mahkeme. Eğer 4-5 Kasım 2023 kurultayının iptali kararı verilirse, arada yapılanın da, 6 Nisan 2025'te yapılan olağanüstü kurultayın da geçersiz olacağını söylüyor. Ve buna istinaden önde iki seçenek var: Ya hiçbir şey olmayacak, bu yönetim sürecek ya da 4-5 Kasım öncesi görevde bulunan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile önceki parti meclisi ve önceki yüksek disiplin kurulu üyelerinin görevlerine iadesine karar verecek. Olay bu kadar net. Ya diyecek ki, ‘‘Sorun yok’’ ya da diyecek ki, ‘‘Evet, sorun var, bu kurultay şaibeli, usulsüzlük yapıldı. Buradaki usulsüzlük nedeniyle arada yapılan kurultay da geçersiz sayılıyor ve Kemal Kılıçdaroğlu tekrar görevinin başına geçecek.’’ Ondan sonra ne olacak? Kılıçdaroğlu 90 gün içerisinde yeni bir kurultaya gitmek durumunda olacak ama birtakım şartlarda bunun bir yıla kadar uzama ihtimali varmış. Şimdi iki tane kurultay olmuş ve bu kurultayların ilkinde Kılıçdaroğlu kaybetmiş. Ben o kurultayı yerinde izledim. İkinci tura kaldığında Kılıçdaroğlu'nun çekilmesi bekleniyordu, çekilmedi, fark daha da açıldı ve kaybetti. Ondan sonraki kurultayda zaten belliydi Özgür Özel'in yeniden seçileceği, fakat orada da şunlar söylenmişti; özellikle iktidara yakın bazı isimler ve Kılıçdaroğlu'na yakın bazı isimler, parti meclisinin delik deşik olacağını söylemişlerdi ama olmadı. Sonuçta Özgür Özel net bir şekilde yeniden genel başkan seçildi.
Şu anda nasıl bir sürecin içinden geçiyoruz? Daha doğrusu geriye gidelim; Kılıçdaroğlu seçimi kaybetti, cumhurbaşkanlığı seçimini, ardından kurultayı kaybetti. Yeni gelen yönetim yerel seçimlerde büyük bir zafer elde etti, birinci parti oldu. Ondan sonra 19 Mart'ta büyük bir operasyona maruz kaldı CHP ve burada operasyonu yaptıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en büyük hesabı ve hesap yanlışı; CHP'nin bu operasyonla birlikte karman çorman olacağı, Kılıçdaroğlu ve destekçilerinin ve başka muhaliflerin kazan kaldıracağı ve partinin bir anlamda felç olacağı… Bir de tabii bu arada bir kayyum atanma ihtimali vardı. Hem Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanacak hem de CHP'ye kayyum atanacaktı fakat bunların hiçbirisi olmadı. Ne Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanabildi ne CHP'ye kayyum atanabildi. Ama en önemlisi CHP karışmadı, tam tersine barıştı. Yani karışmak yerine barıştı. İlk günden itibaren gençlerin hamlesiyle birlikte CHP çok büyük bir atağa geçti, toplumsal muhalefeti harekete geçirdi ya da toplumsal muhalefet CHP'yi harekete geçirdi. Nasıl derseniz deyin, önemli değil, tavuk yumurta ilişkisi gibi bir şey. Sonuçta Türkiye'nin gündemini Cumhuriyet Halk Partisi belirlemeye başladı ve Erdoğan sürekli turplardan bahsederek tekrar inisiyatifi ele almaya çalıştı. Ama bugüne gelene kadar şu anda 4. dalganın savcılık görüşmeleri yapılıyor, ifadeleri alınıyor. Kaç kişi tutuklanacak, kaç kişi bırakılacak, kaç kişi ev hapsi olacak, bunlara bakacağız. Ama 4. dalgada da kamuoyunun öyle üzerinde konuştuğu hiçbir şey çıkmadı. Ve şu haliyle bakıldığı zaman Cumhuriyet Halk Partisi siyaseti yapan parti ve kamuoyu yoklamalarında da tekrar birinci parti olduğu ve AK Parti ile arasının açıldığı söyleniyor. Ve bir diğer yönden de Ekrem İmamoğlu Erdoğan'a karşı kamuoyu yoklamalarında önde gözüküyor. Böyle bir durumla karşı karşıyayız, şu andaki durum bu, statüko bu ve bu statüko Erdoğan'ı tabii ki rahatsız ediyor. Erdoğan bunu kırmak için birçok şey denedi, operasyonlar peş peşe sürüyor. Özgür Özel'i Ekrem İmamoğlu'ndan koparmaya yönelik birtakım hamleler oldu, başarılı olmadı. Derken bu dava tekrar karşımıza çıktı ve gündemde bayağı bir yer alacağa benziyor. Böyle bir durumda ne olacak? Erdoğan nefes alacak. 30 Haziran'a daha çok var, belli. Evet, bir aydan fazla bir zaman var. Ama 30 Haziran'a kadar bu konu konuşulup durulacak. Birtakım isimler var, biliyorsunuz, iktidar yanlısı kanallarda çıkıyorlar, CHP'li eski milletvekili şu bu ve sürekli olarak bu olayları iyice kabartmaya çalışıyorlar. Onlar da tabii ki görevlerini kaldıkları yerden ve yeni dönemde çok daha ciddi bir şekilde yapacaklar ve biz 30 Haziran'ı bekleyeceğiz. Tabii en çok kim bekleyecek? Cumhuriyet Halk Partisi bekleyecek, ne olacağına bakacak ve tekrar içeride birtakım temaslar olacak, şu olacak, bu olacak ve Cumhuriyet Halk Partisi bu nedenle belki de istikametini kaybedecek. Zaten 2 ayı aştı 19 Mart süreci. ‘‘CHP bunu ne kadar sürdürebilir?’’ diye konuşuyorduk. Biliyorsunuz, hafta içi çarşamba günleri İstanbul'un bir ilçesi, hafta sonu genellikle cumartesi günleri de bir şehirde yapılıyor mitingler. ‘‘Bunlarla daha ne kadar tempoyu sürdürebilecek?’’ derken CHP'nin önüne böyle bir engel çıkartılmış oldu. Daha doğrusu var olan engel çok ciddi bir şekilde ileriye atılacağa benziyor. Bu tabii ki siyasi iktidarın denetiminde gelişen bir süreç. Bugün Türkiye'de bağımsız, tarafsız yargı falan böyle bir şey yok. Bir daha hatırlayalım, zamanında Milliyetçi Hareket Partisi'nde Devlet Bahçeli'ye karşı çok ciddi bir hareket başlamıştı. Meral Akşener özellikle, başka adaylar da vardı ama Meral Akşener MHP'nin genel başkanı olmaya bayağı yaklaşmıştı. Ve orada, Anadolu'da bir yer, İç Karadeniz'deydi herhalde, bir mahkeme kararıyla Devlet Bahçeli kurultayı kazandı. Hatta bu operasyonun Bahçeli ile Erdoğan yakınlaşmasını hızlandırdığı da söylendi. Orada da yargının bu kararı karşısında MHP'deki muhalifler hiçbir şey yapamayınca İYİ Parti'yi kurdular ve olay böyle devam etti. Şimdi burada ne olacak? Diyelim ki Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili davada Kılıçdaroğlu'nun tekrar genel başkan olması kararı çıktı. Ne yapacak Kılıçdaroğlu? Yani şu ana kadar sessiz kalması, bunu kabul edeceğini düşündürtüyor açıkçası. Ama mesela bir meslektaşımız Seyhan Avşar avukatına sormuş, bir bakayım ona tekrar. Avukatına soruyor ve avukatı Celal Çiçek çok net bir cümle söylüyor, gerçekten çok net bir cümle. ‘‘Ortada bir hırsızlık var, Kemal Bey bu hırsızlığı meşrulaştıracak mı, meşrulaştırmayacak mı, hep beraber göreceğiz’’ diye bir cümlesi var. Burada sonra ama avukat demiş ki; ‘‘Ben burada soruşturmayı kastettim’’ demiş. Yani biraz işler karışık. İlk başta tabii şöyle verilmişti hırsızlık; ‘‘kongre çalındı, kurultay çalındı’’ gibi anlaşılmıştı ama sonra düzeltilmiş. O açıklamanın dışında, düzeltilen açıklama dışında Kemal Kılıçdaroğlu cephesinden bir hareket, bir açıklama yok. Tekrar bakıyorum ki bir yandan, ki yayını canlı yapıyoruz, atlamayalım, haksızlık yapmayalım. Yok, Kemal Kılıçdaroğlu hâlâ bir şey söylemedi. Diyelim ki böyle bir şey oldu, iptal oldu, kurultayların ikisi de iptal oldu, Kılıçdaroğlu tekrar geldi ve CHP diyelim ki 90 gün ya da 4 ay sonra yeni bir kurultaya gidiyor. Gidilecek olan bu kurultaydan Kılıçdaroğlu'nun ya da onun desteklediği herhangi birisinin kazanma ihtimalinin sıfır olduğu kanısındayım. Son olağanüstü kurultay da bunu gösteriyor ve özellikle Özgür Özel'in 19 Mart sonrası performansı bunu gösteriyor. CHP'de bir arayış olduğu kanısında değilim. En son İzmir mitingine gittim ve orada gördüğüm kadarıyla Büyükşehir Belediye Başkanı, İl Başkanı falan pek o kadar heyecan vermiyordu; ama Özgür Özel'le birlikte bayağı bir bütünleşen binlerce insan gördüm. Dolayısıyla böyle bir şeyi, yani sonra yapılması söz konusu olacak kurultayı kazanma ihtimali olmayacak ama bu durumu kabul etmesi durumunda CHP'ye çok şey kaybettirecek bir yanıyla. Evet, CHP'nin zamanını, enerjisini çalacak bir sürece giriyoruz ya da iktidar bunu böyle planlıyor. Yani 30 Haziran'a kadar CHP'lileri bıraktı kendi başlarına, bakalım ne olacak, onu gözleyecekler ve ona göre de 30 Haziran'da ya da mahkemeyi tekrar erteleyecekler, bir sonraki duruşmada bir şekilde karar verecekler ama önce bir bakacaklar ne oluyor, bakalım CHP nasıl karışıyor; kılıçlar çekilecek, şu olacak, bu olacak diye bekleyecekler. İşte Kılıçdaroğlu bunu engelleyebilir, engellemesini bekliyor insanlar ama şu ana kadar sessiz kaldı. Baştan CHP'nin karışmasını engelleyici bir hamle yapmayıp oluruna bırakması durumunda ve eğer öyle bir şey yaparsa zaten muhtemelen mahkemeden karar kurultayların iptali şeklinde çıkacaktır. Fakat bu olay yine Erdoğan'ın bir başka yanlış stratejik hatasına dönüşebilir. Burada genel merkezi kaybetmiş olan Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının — yani şu anki yönetimi kastediyorum — genel merkez olmadan da bir şeyler yapıp yapamayacağına bakacağız ve orada yepyeni bir sürece tanık olacağız. Şu haliyle baktığımız zaman iktidarın hoşlandığı bir döneme girmiş gibiyiz ama Erdoğan 19 Mart'ı yaptırırken de kendi işine yarayacak bir döneme girdiğini düşünmüştü. Burada umduğunu hiçbir şekilde bulamadı, tam tersi oldu. Bu sefer ne olacağına çok emin olmak mümkün değil çünkü burada Erdoğan ya da iktidar sanki, ‘‘Ben hiçbir şeye karışmıyorum, kendi aralarındaki mesele’’ gibi davranacak, öyle görünüyor. Tekrar söylüyorum; burada bunu tersine çevirebilecek olan kişi esas olarak Kemal Kılıçdaroğlu. Bakalım ne yapacak.
Bitirirken şunu söylemek istiyorum; açıkçası Kemal Kılıçdaroğlu hakkında çok fazla konuşmak istemiyorum. 2023 olayından beri, dikkat etmişsinizdir, çok bu konuyu dillendirmek istemedim. Bir iki kere mecburen, bugünkü de böyle bir mecburiyetten yapıldı. Ama şunu söyleyeyim, bir gazeteci olarak ama aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak 2023, yani seçim sonucu neyse de, daha doğrusu ilk tur neyse de, ilk turdan sonraki yapıp ettikleri ve sonra seçimi kaybettikten sonraki yapıp ettikleri ve söyledikleriyle açıkçası — bunun ne anlamı var bilmiyorum ama benim için anlamı var — Kemal Kılıçdaroğlu çok büyük bir hayal kırıklığı benim açımdan. Onun için çok da fazla kişisel konuşuyor olmamak için fazla değinmek istemiyorum. Ama şöyle söyleyeyim, bunu bir kere daha söyledim galiba ama; bu seçimde Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanacağını düşündüm çünkü toplumdaki bir hareketi gördüm; toplum değişim istiyordu, dönüşüm istiyordu ve olmadı, şu ya da bu nedenle olmadı. Çok nedeni var ama bu nedenlerin büyük bir kısmının merkezinde Kılıçdaroğlu'nun kendisi var. Her neyse, izleyenler bilir. Ve ben bunun ardından çıkıp neden yanlış yaptığımı söyledim, bir tür biz solcuların tabiriyle öz eleştiri yayını yaptım, birçok yerde de tekrarladım bunu. Ama kendisinden benzer bir şey görmedim. Demek ki o seçim benim yüzümden kaybedilmiş, Kılıçdaroğlu tarafından. Neyse, böyle bir şeyle bitirmiş olayım. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
01.06.2025 CHP siyasi iktidarın kızıştırmak istediği iç krizini tabanına başvurarak aşabilir
30.05.2025 Mehmet Baransu’yu hatırlıyor musunuz?
29.05.2025 Günümüz Türkiyesi’nde İslamcılık ve Kürtler
29.05.2025 DEM Parti’yi Cumhur İttifakı’na yamamaya çalışmanın anlamsızlığı
28.05.2025 AK Partililer niçin 19 Mart operasyonuna sahip çıkmıyor?
27.05.2025 Meral Danış Beştaş ile söyleşi: Çözüm süreciyle birlikte demokrasi de gelecek mi?
27.05.2025 Bana arkadaşını söyle…
26.05.2025 Erdoğan’ı Kılıçdaroğlu mu kurtaracak?
26.05.2025 Sahi nedir bu Kürt sorunu?
25.05.2025 Fethullahçılarla barışma mümkün mü?
01.06.2025 CHP siyasi iktidarın kızıştırmak istediği iç krizini tabanına başvurarak aşabilir
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı