IŞİD’e karşı El Kaide’den medet ummak...

30.06.2014 Vatan

El Kaide’yi El Kaide yapan asıl noktanın, başta ABD’deki 11 Eylül 2001 saldırıları olmak üzere, dünyanın dört bir tarafında, Suudi Arabistan, Yemen, Endonezya, Türkiye, İngiltere, İspanya, Fas gibi birbirinden farklı yerlerde Batılı hedeflere yönelik intihar saldırıları olduğunu biliyoruz. Ancak El Kaide’nin "küresel cihat" stratejisi, ne kadar çok ses getiren eylemler düzenlenirse düzenlensin, küresel bir İslam devrimi söz konusu olamayacağı için baştan tıkanmaya mahkumdu.
Bu tıkanıklığın aşılması için de "küresel cihat"ın yerel ve bölgesel cihatlarla harmanlanması gündeme geldi. Bu açıdan Irak’ın özel bir yeri vardır. ABD’nin işgaliyle birlikte Irak El Kaide yönetimi tarafından Afganistan’ın bile yerini alabilecek yeni bir cihat alanı olarak görüldü. Bunda Ürdün asıllı Ebu Musab el Zerkavi’nin El Kaide’ye katılmasının rolü de önemliydi. Fakat Amerikan yönetiminin geliştirdiği stratejiler başarılı olup Zerkavi de öldürülünce, yapılmış olan bütün yatırımlara rağmen Irak’ın El Kaide’yi geliştirmediği, tam tersine etkisinin azalmasına yol açtığı ortaya çıktı.

Zevahiri ile yeni dönem

Usame bin Ladin’in 2011 yılının Mayıs ayının başına öldürülmesinden sonra zaten krizde olan El Kaide’yi nasıl bir geleceğin beklediği merak konusu oldu. Beklendiği gibi bin Ladin’in yerini Mısırlı doktor Eymen el Zevahiri aldı ve o da beklendiği gibi küresel cihadı geri plana itip yerel, mümkün olduğu ölçüde de bölgesel cihatları öne çıkardı. Muhakkak birçok nedeni vardır ama bana göre Zevahiri’nin bu tercihinde, kendisinin yıllarca Mısır’da rejime karşı savaşmış olması belirleyici olmuştur. Usame bin Ladin ise "cihad"ı ilk olarak kendi ülkesinde değil de uzaklarda, Afganistan’da yaşamış olduğu için uluslarötesi/küresel perspektiflere daha yatkındı.
Yeni dönemde El Kaide’nin Afrika’ya özel önem verdiğini ve zaten ayakta durmakta zorlanan devletleri tehdit ettiğini gördük. Başta Afganistan ve Pakistan olmak üzere Asya’da etkili olmayan devam eden El Kaide’nin önünün iyice açılması Suriye’deki iç savaşla mümkün oldu. Beşar Esad rejimini Özgür Suriye Ordusu ile devirmenin mümkün olmadığını hemen anlayan Suriye muhalefetinin uluslararası destekçileri El Kaide ile bir şekilde bağlantılı yapıların burada kök salmasının zeminini birçok yönüyle hazırladılar. Suriye’deki elverişli ortam El Kaide’nin Irak’taki krizini aşmasına da yardımcı oldu.

IŞİD’in El Kaide’den kopması

Daha önceki bazı yazılarımda, El Kaide’nin küresel olanı tamamen iptal edip yerel ve bölgesel cihatlara yoğunlaşmasının kendi geleceği için iyi olmayacağını ileri sürmüştüm. Hâlâ aynı görüşteyim. Suriye’de, Irak’ta, özel olarak da Musul’da yaşananların da beni tekzip ettiğini sanmıyorum. Öncelikle şunu hatırlayalım: Irak ve Suriye’de inisiyatifi büyük ölçüde elinde tutan IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) bir süredir El Kaide merkezinden kopmuş durumda, hatta El Kaide’nin Suriye’deki temsilcisi Nusra Cephesi ile sık sık çatışıyor.
Bu olay bize, yerel ve bölgesel cihatları önceliyor olmasının El Kaide’nin bunları tamamen denetim altında tutacağı anlamına gelmediğini gösteriyor. Eğer Zevahiri, aynı zamanda El Kaide’nin adını küresel planda hep gündemde tutacak faaliyetler yürütebilmiş olsaydı örneğin Irak ve Suriye’de de direksiyonun başında olabilirdi. Ama IŞİD yöneticileri bir aşamadan sonra "savaşan biziz, yöneten de biz olmalıyız" demiş ve muhtemelen Afganistan veya Pakistan’ın dağlarında yaşayan El Kaide yöneticileriyle yollarını ayırmış olmalılar.

Ya yeniden anlaşırlarsa?

Şu günlerde Musul nedeniyle İslam dünyasında IŞİD’in popülaritesi yükselirken El Kaide’nin düşüyor. Bu arada garip olaylar da yaşanıyor: İslamcı gençlerin hızla IŞİD’e yöneldiği Ürdün’de hükümet, El Kaide’ye yakın iki din adamından El Makdisi'yi tahliye etti, Ebu Katade’yi de yakında bırakması bekleniyor, zira bu iki isim de IŞİD’i sert bir şekilde eleştiriyorlar. Dün "radikal" olduğu düşünülen İslamcılara karşı "ılımlı" görülen İslamcılar destekleniyordu. Bugünse "en radikal" görünenlere (mesela IŞİD) karşı onların yanında "ılımlı" kaçan radikallerden medet umulabiliyor.
Dünkü yol da yanlıştı, bugünkü de. Her şey bir yana, bugün birbirleriyle çatışan bu iki yapı, yani IŞİD ile El Kaide merkezi, aralarındaki sorunları aşıp güçlerini birleştirebilirler. Çünkü eninde sonunda IŞİD de El Kaide perspektifine sahip, ondan doğmuş bir örgüt.

Bu noktada ciddi bir pürüz var: Dün IŞİD adını sadece İslam Devleti olarak değiştirdi ve lideri Ebubekir el Bağdadi de halifeliğini ilan etti. El Kaide yönetiminin bu devleti tanıyıp el Bağdadi’ye biat etmesi kuşkusuz beklenemez. Ancak, örneğin IŞİD’in Irak ve buna bağlı olarak Suriye’deki gücünü kırmak için uluslararası bir koalisyon oluşturulursa, El Kaide bunda yer alanlara küresel alanda saldırılar yöneltebilir, bu da iki grup arasındaki mesafeyi hızla kapatabilir.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı