El Kaide için esas büyük lokma: Türkiye

13.06.2014 Vatan

Son yazımı "nihayetinde Irak ve Suriye’nin yanında Türkiye El Kaide için esas büyük lokmadır" diye bitirmiştim, oradan devam edelim. Önce bir hatırlatma: Irak ve Suriye'de sürekli mevzi kazanan IŞİD'i (Irak Şam İslam Devleti) El Kaide merkeziyle sorunlu olsa ve El Kaide ile doğrudan irtibatlı gruplarla zaman zaman çatışsa da eninde sonunda El Kaide kapsamı içine almak yanlış olmaz. Çünkü El Kaide alışageldiğimiz yasadışı örgütlerden farklı bir küresel ağdır ve dünyanın herhangi bir köşesinde birileri El Kaide merkeziyle herhangi bir irtibat içinde olmadan pekala onun adına hareket edebilirler. Örneğin geçmişte İngiltere, İspanya, Endonezya, Fas gibi ülkelerde gerçekleştirilen büyük çaplı eylemlerin ne ölçüde El Kaide merkeziyle koordineli olduğu hâlâ tam olarak net değildir.
Buradan El Kaide ile Türkiye ilişkisine geçecek olursak, öncelikle 15 ve 20 Kasım 2003 günlerinde İstanbul'da iki sinagog, İngiltere Başkonsolosluğu ve bir İngiliz bankasına yönelik intihar eylemleri aklımıza gelir. Bunun dışında Türkiye topraklarında El Kaide çizgisindeki bazı kişilerin başka eylemler tasarlamış olduğunu ama bunların engellendiğini biliyoruz. Bildiğimiz bir başka şey de El Kiade'nin Türkiye'yi öteden beri, daha Suriye krizi patlamadan önce, özellikle lojistik amaçlar için, ayrıca Afganistan, Irak, Çeçenistan gibi cihat alanlarına gitmek için transit ülke olarak kullandığıdır. Nihayet, dünyanın dört bir tarafındaki cihatlarda yüzlerce Türkiye vatandaşının (bunların içinde Kürtlerin sayısı giderek artıyor, ayrıca yurtdışında doğup büyümüşler belli bir oranı oluşturuyor) da gönüllü olarak yer aldığını, bazılarının ölüp bazılarının yaralandığını; bir kısmının normal hayatlarına döndüğünü, önemli bir bölümünün de dünyanın bir köşesinden diğerine geçerek iyice profesyonelleştiğini biliyoruz.

El Kaide Türkiye'yi kayırmıyor

Peki El Kaide çizgisindeki kişi ve gruplar Türkiye'ye nasıl bakıyorlar? Hiç de iyi baktıklarını asla söyleyemeyiz. Mart 2001'de çıkan "Derin Hizbullah" adlı kitabımda, "Bin Ladin'inki veya benzeri uluslarötesi bir şebeke Türkiye'de eylem düzenleyebilir mi?" diye sormuş ve şöyle devam etmiştim: "Bunun cevabı kesinlikle evettir. Çünkü bin Ladin oyununu, tıpkı kendine düşman bellediği güçler gibi küresel düzlemde oynuyor. Onun için her yer eylem alanı. Türkiye'de İncirlik üssü başta olmak üzere hedef alabileceği çok sayıda Batılı kişi ve kurum bulunuyor. Bin Ladin'in Mısır ve Türkiye'ye özel önem atfettiği ve bu ülkedeki ABD'ye bağımlı 'kukla rejimleri' devirmek istediği biliniyor." Nitekim TBMM'nin Irak tezkeresini kabul etmemesine rağmen bin Ladin ile doğrudan ilişkili olan Türkiyeli militanlar (ki çoğu daha sonra Irak ve Suriye'de öldü), onun talimatına bağlı olarak İstanbul saldırılarını kotarabildiler. Yakın zamanda Somali'de Türk diplomatik temsilciliğine ve THY çalışanlarına yönelik saldırılar, Musul Konsolosluğu baskını, kamyon şoförleriin rehin alınması gibi olaylar da El Kaide'nin Türkiye yönelik "pozitif ayrımcılık" yapmadığını gösterdi.
AKP iktidarının, başta İsrail'e meydan okumak olmak üzere, dünya çapında İslamcıları memnun edecek bazı adımlar atmış olması, Suriye'deki Baas rejiminin devrilmesi için El Kaide çizgisindeki bazı grupların güçlenmesine göz yumması gibi hususlar kimseyi aldatmasın. El Kaide ve o çizgide hareket eden gruplar için Türkiye kesinlikle esas büyük lokmadır.
Şöyle düşünelim: Suriye ve Irak'ın bazı bölümlerini bir araya getirip bir "hilafet devleti" kurmak isteyenlerin hilafetin son merkezi olan İstanbul'u akıl ve gönüllerinden geçirmemeleri mümkün olabilir mi? Benzer bir şekilde, İslam dünyasının nüfus olarak olmasa da özgül ağırlık olarak küresel anlamda en güçlü ülkesi olan Türkiye'de hükümran olmayı El Kaide neden istemesin? Yine İslam dünyasının Batı'ya en yakın ülkesi olan Türkiye'de elde edilecek herhangi bir başarının El Kaide'nin en temel politik motivsyonu olan "Batı'ya meydan okuma" bağlamındaki anlamı çok açık değil mi?

İyiniyet yetmiyor

Sanmıyorum ki El Kaide ve onun çizgisindeki kişi ve gruplar Türkiye'ye yönelik hayallerini gerçekleştirebilsinler. Yine de iki noktaya dikkat çekmek isterim:
1) Sırf bu yolda atacakları adımlar bile Türkiye'yi çok ciddi biçimde sarsacaktır.
2) El Kaide kendine çok büyük hedefler koymuş olduğu için kazanma şansı çok düşük olan bir hareket, bununla birlikte yok edilmesi hiç de kolay değil. Hatta yediği darbeden çok hasımlarına darbe indirdiğini söyleyebiliriz. Yani El Kaide tarafından "cihad alanı" ilan edilen bir ülke kolay kolay iflah olmayabilir.
El Kaide'nin Türkiye'de dikiş tutturamayacağına inanan veya inanmak isteyen, buna bağlı olarak da "bize kesin bulaşmazlar" diye düşünen çok kişi var. Ne var ki bundan mesela 15 yıl önce Suriye ve Irak için de benzer iyiniyetli tahminler yapanlar çoğunluktaydı, gelinen nokta ortada.
Bu gidişle sıra er ya da geç Türkiye'ye de gelecektir. Ona göre davranmamız ve elimizi çabuk tutumamız gerekiyor. 




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı