Türkiye (IŞ)İD yüzünden Kürtleri kaybedebilir

17.09.2014 Vatan
Kurdî bixwîne | Read in English

Türkiye’nin, (IŞ)İD’e karşı ABD’nin başını çektiği “gönüllüler koalisyonu”nda neden yer almayacağını önceki gün 6 maddeyle (Hükümetin (IŞ)İD tereddüdünün 6 nedeni) izah etmeye çalıştım. Açıkçası hükümetin bu kararını ana hatlarıyla doğru buluyorum. Gerek ABD’nin İslam coğrafyasının Afganistan, Irak gibi diğer bölgelerindeki operasyonların bilançoları, gerekse “Obama planı”nın içerdiği zaaflar, eksikler ve yanlışlar nedeniyle, Irak ve Suriye’ye komşu olan bir ülkenin temkinli davranması son derece anlaşılır bir şey.
Fakat bu koalisyonda yer almıyor olması Ankara’nın (IŞ)İD politikasının doğru olduğu anlamına gelmiyor. Aslına bakılırsa siyasi iktidarın, bölgedeki dengeleri daha fazla altüst edecek, dolayısıyla Türkiye’yi de son derece yakından ilgilendiren (IŞ)İD olgusu hakkında somut, elle tutulur bir politikası olduğu da söylenemez.

Çözüm süreci/(IŞ)İD ilişkisi

Bu politikasızlık, hükümetin kendisi için hayati değer taşıyan bazı ilişkileri ve süreçleri de tehlikeye atmasını beraberinde getiriyor. İlk akla gelen, artık Türkiye’nin kaderinin endekslenmiş olduğu çözüm süreci. Siyasi iktidar, Abdullah Öcalan çizgisindeki YPG, HPG gibi silahlı güçlerin Suriye ve Irak’ta (IŞ)İD’e karşı savaşta öne çıkmalarından ve buna bağlı olarak PKK’nın Batı medyası üzerinden yeni bir imaja kavuşmasından rahatsız.
Bunlara rağmen hükümet Türkiye’de çözüm sürecini hızlandırmayı herşeyin önüne koymak istiyor. Buna karşılık PKK hareketinin bir süredir temel önceliğiyse Suriye ve Irak; bu ülkelerde Kürtlerin kazanımlarını (IŞ)İD ve benzeri yapılara karşı korumak.
Sonuçta ortaya garip bir durum çıkıyor: Yıllarca birbirleriyle savaşan iki güç, yani devlet ile PKK barışın tesisi için Türkiye’de aynı masaya oturabilirken Suriye ve Irak’ta aralarındaki mesafe açılıyor. Eğer Ankara ile İmralı/Kandil, çözüm süreciyle Irak ve Suriye’de yaşananlar üzerine birlikte düşünüp birlikte hareket etmez/edemezlerse her iki gücün, gerek Türkiye, gerekse Irak ve Suriye’deki çıkarları risk altında demektir.

Irak Kürtlerinin hayal kırıklığı

Hükümetin (IŞ)İD konusundaki ürkekliği ve politikasızlığı sadece çözüm sürecini tehlikeye atmıyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin sağ kolu olarak bilinen Fuad Hüseyin’in Rudaw’a verdiği mülakattan, Ankara’nın Irak’taki önde gelen stratejik ortağı olan Kürtleri cidden hayal kırıklığına uğrattığını öğreniyoruz.
“ABD, Fransa ve Avrupa bizi kurtarmaya geldi fakat komşumuz, kendilerinden yardım istememize rağmen bunu yapmadı” diyen Hüseyin şöyle devam ediyor: “Yardım etmeyeceklerini söylemediler. Cumhurbaşkanlığı seçimin ardından yapabileceklerini söylediler. Çok zor durumdaydık ama seçimleri beklemekten başka şansımız yoktu ama yine de yardım etmediler. Türkiye beklentilerimizi yerine getirmedi.”
“Her Kürt gibi Barzani de Türkiye’nin tavrından hayal kırıklığına uğradı” diyen Hüseyin şu sözlerinin de altını çizmek gerekiyor: “Türkiye ile net olmamız gerekiyor. İlişkiler böyle nasıl sürebilir? (IŞ)İD’e karşı olmak Türkiye’nin de çıkarınadır. (IŞ)İD hiçbir ülkenin dostu değildir.”

Acil politika ihtiyacı

Tekrar yazının başına dönecek olursak: Batı’nın başını çektiği koalisyonda yer almamak doğru ama tek başına yeterli değil, Türkiye’nin (IŞ)İD’e karşı bağımsız olarak bir tavır alabilmesi şart. Bunun temel ayaklarından biri pekala (IŞ)İD’in kendisine düşman bellediği Kürtler ve onlarla içiçe yaşayan diğer azınlıklarla dayanışmak olabilir. Bu bağlamda hükümet, ilk olarak, mesela (IŞ)İD’den kaçan Ezidi mülteciler için ülke çapında bir yardım ve dayanışma kampanyası açabilir.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı