Selefiler aramızda

01.08.2014 Vatan
Lesen Deutsch | Read in English | Lire en Français

Yıllar önce Şanlıurfa’da bana kenti gezdiren bir tanıdığım, şimdi anlatması çok uzun olacak alakasız bir konuda şöyle demişti: “Malum, bizim insanlarımız gözleriyle düşünür!” Bu tespitin ne kadar isabetli olduğunu değişik zaman ve yerlerde, değişik olaylarda deneme imkanım oldu.
İşte son bir örnek: Mart ayının başlarında Türkiye’de İslami hareketin güncel durumunu tahlil ettiğim bir yazımı şöyle bitirmiştim: “İslami hareketin yaşamakta olduğu şu büyük hayal kırıklığı ve bozgunun ardından Türkiye, tarihinde görmediği ölçüde sert bir İslamcı dalgaya tanık olabilir. İslamcılık tek başına sorun değil. Ancak esas olarak ‘yeni-Selefilik’ denen akımı kastediyorum. Tüm bu yaşadıklarımızın, İslam ülkelerinin ve Batı’da yaşayan Müslüman toplulukların çoğunu altüst eden, en çok geleneksel İslami yapılanmaları tedirgin eden ve ülkemizde bugüne kadar ciddi olarak kök salamamış olan ‘yeni-Selefilik’ akımı için son derece elverişli bir zemin hazırladığı kanısındayım.”
Bu final paragrafına tahminimin ötesinde fazla sayıda ve birbirinden farklı tepki aldım. Özellikle muhafazakâr okurlar, abarttığımı, Türkiye’nin tarihsel olarak Selefiliğe elverişli olmadığını ve bu akımın hiçbir durumda bu topraklarda yeşeremeyeceğini düşünüyorlardı. Bu tepkilerden hareketle iki yazı daha yazdım. Bunlardan birinin başlığı “Selefileri beklerken”di. Fakat “Yeni ya da eski, Selefilik bizde tutmaz” diyenleri bir ölçüde bile olsa esnetebilmek mümkün olmadı, öyle ki “Boşuna beklemeyin, gelmezler” dediler.
Ancak çok sayıda Selefinin İstanbul Ömerli’de kıldıkları bayram namazının görüntüleri medyada yer alınca itirazlar da doğal olarak kesildi. Dolayısıyla bu yazının başlığına pek itiraz geleceğini sanmıyorum, çünkü fazla beklemeye gerek kalmadığını, Selefilerin zaten aramızda olduğunu hep birlikte gördük.

Buzdağının görünen kısmı

İlk andan itibaren bu kişilerin IŞİD (Irak Şam İslam Devleti-yeni adıyla İD, yani sadece İslam Devleti) ile organik bağ içinde oldukları ileri sürüldü ve bu iddia düzenleyiciler tarafından reddedildi. Bir internet sitesinde yapılan yalanlamada İD ve onun “halifesi” Bağdadi hakkında hiçbir şekilde olumsuz bir söz edilmediğinin altını çizelim.
Bu kişiler İD, ya da son dönemde onunla çatışma halindeki El Kaide veya Suriye ve Irak’ta savaşan diğer radikal İslamcı gruplardan herhangi biriyle doğrudan ilişki içinde olabilirler, hatta an itibariyle hiçbir grupla organik bağlantıları da bulunmayabilir. Fakat gerek bayram kutlaması görüntülerinden, gerek internette ele aldıkları konular, yaptıkları yorumlardan hareketle Türkiye’de yeni-selefiliğin belli bir örgütlenme seviyesine gelmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu arada, İstanbul’da farklı Selefi grupların da bulunduğunu, İstanbul dışında, özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde yeni-Selefilik akımına ilginin tırmandığını, kısacası Ömerli’de bu potansiyelin çok az bir kısmının ortaya çıktığını vurgulayalım.

Rehin alınan Türkiye

Ülkemizdeki Selefi hareketin varlığını alenileştirdiği için Ömerli görüntüleri muhakkak hayırlı olmuştur. Fakat bunların, bizzat düzenleyiciler tarafından paylaşıldığı düşünüldüğünde ciddi bir propaganda işlevi gördükleri de ortada. Bu yolla Musul’un IŞİD’in eline geçmesi ve burada bir “İslam devleti”, hatta “hilafet” ilan edilmesinin de etkilenen ama ne yapacağını tam olarak kestiremeyen kişilerin kazanılmak istendiği anlaşılıyor.

Lafı uzatmaya gerek yok: Irak ve Suriye’deki istikrarsızlık sürdükçe, AKP hükümeti bu iki ülkede IŞİD, El Kaide ve benzeri örgütlerin savaştığı kesimlerle (ki bunlar sadece Bağdat ve Şam’daki yönetimler değil, Suriye/Rojava’da bu tür gruplarla ölüm kalım savaşı yürüten Kürtler de söz konusu) iyi ilişki geliştirmedikçe, buna bağlı olarak ülkemiz Irak ve Suriye’ye savaşmaya giden yabancı selefiler için lojistik merkezi olma özelliğini korudukça ve tabii ki İD/IŞİD’in elinde rehin tutulan vatandaşlarımız kurtulmadıkça yükselen yeni-Selefi cihat çizgisine karşı çok fazla bir şey yapılması mümkün gözükmüyor.

İD-ISİD-Ömerli'de Namaz kıldı



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı