Beş soruda Cemaat-hükümet savaşında son durum

26.02.2014 Vatan

1) Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçtiği söylenen telefon konuşmaları gerçek mi, yoksa montaj mı?
Her vatandaşın bu konuda kişisel değerlendirmeleri olması doğal ancak kayıtların gerçek ya da kurmaca olduğunun kararını ancak, konunun uzmanlarının da fikrini alacak olan bağımsız mahkemeler verebilir ki ülkemizde yargı bağımsızlığı başlıbaşına bir sorun olduğu için bağlayıcı ve herkesin riayet edeceği bir kararın oluşmasını beklemek hayal olur.
Bununla birlikte bu kayıtları dolaşıma sokan ve muhtemelen Fethullah Gülen cemaatiyle irtibatlı kişilerin yeni kayıtları (ki görüntülü olanlar da gelebilir) devreye sokmaları durumunda durum daha da netleşebilir.
Öte yandan Bilal Erdoğan'ın 25 Aralık soruşturmasının zanlılarından olduğunu ve bir süredir teknik takip altında bulunduğunu; 17 ve özellikle 25 Aralık soruşturmalarının hedefinde aile fertleri, yakın arkadaşları ve bakanları üzerinden bizzat Başbakan Erdoğan'ın olduğunu akılda tutmak gerekir. Yani önceki akşam internete düşen kayıtlar, ister sahici, ister sahte olsun, 17-25 Aralık sürecinin doğal bir uzantısıdır.

2) Neden şimdi?
17 Aralık sürecinde tarafların attığı her adımın zamanlamasının manidar olduğu söyleniyor ancak bütüne baktığımızda Cemaat'in aksiyoner, hükümetin de daha çok reaksiyoner olduğunu görüyoruz. Diğer bir deyişle inisiyatif büyük ölçüde Cemaat'te. Fakat en son olarak 7 bini aşkın birbiriyle alakasız kişinin Cemaat ile irtibatlı savcılar aracılığıyla sahte bir örgüt bahanesiyle dinlendiği iddiası hükümetin elini epey güçlendirmişti ki aynı günün akşamı bu kayıtlar çıktı. Yani Cemaat burada inisiyatifi kaptırmamak istemiş olabilir. Öte yandan internet yayınının Salı günkü TBMM grup toplantılarının arifesine denk gelmesine dikkat edilmiş de olabilir.

3) Cemaat neyi hedefliyor?
Değişik vesilelerle de yazmış olduğumuz gibi Cemaat'in ana hedefi AKP'den ziyade Erdoğan; yani "Erdoğansız bir AKP" amaçlanıyor. Bunun ilk akla gelen yolu Erdoğanlı AKP'nin yerel seçimlerde ağır bir yenilgi alması. Fakat AKP liderinin sandık konusunda kendisine aşırı güvenli olması nedeniyle strateji değişikliğine gidildiğini, iktidar partisinin 30 Mart seçimlerine onun liderliğiyle girmesinin engellenmesi için yoğun gayret sarf ediliğini düşünebiliriz.

4) Hükümetin cevabı ne olur?
Erdoğan mahkemelere güvenmiyor ve yoğun yolsuzluk iddialarının karar mercii olarak sandığı gösteriyor. Sandığı iyice garantiye almak için de Cemaat ile savaşı hep belli bir noktada tutmak istiyor. Fakat Cemaat de çok ağır darbeler indirerek onu hızla ve sert bir şekilde karşılık vermeye kışkırtıyor. Eğer Cemaat son hamlesine benzer (ve muhtemelen daha yıpratıcı) çıkışları peşpeşe sıralarsa, Erdoğan "önce sandık, sonra yargı" ısrarından vazgeçmek ve Cemaat'e yönelik "çete" soruşturmasını hemen başlatmak zorunda kalabilir ki bu da kontrolü kaybedip daha vahim hatalar yapmasına kapı aralayacaktır.

5) CHP ne yapmak istiyor?
Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu iki haftadır grup toplantılarında Cemaat tarafından temin edildiği aşikâr telefon kayıtlarını tüm Türkiye ile paylaşarak hükümeti ve Başbakan'ı çok ciddi biçimde rahatsız ediyor. Buna bağlı olarak da ortaya CHP ile Cemaat'in ittifak yaptığı görüntüsü ortaya çıkıyor. Yayınlanan son kayıtlara bakıp, bundan sonra daha çarpıcı kayıtların dolaşıma sokulma ihtimalini göz önüne alınca, bu ittifakın başarılı olma şansının yüksek olduğunu düşünebiliriz.
İyi de, ya sonra? Unutmayalım ki dün de CHP'den çok daha güçlü olan AKP Cemaat ile ittifak yapmıştı. Birlikte nice başarılara imza attıktan sonra bugün geldikleri nokta ortada. Sonuçta, CHP'nin Cemaat ile ilişki kurarken, AKP'nin hatalarından ders çıkartmış olmasını ummaktan başka yapacak pek bir şey yok.


Not: MİT yasa teklifi üzerine eleştirilerimi ertelemek zorunda kaldım. Türkiye'de neredeyse saat başı gündem değiştiği için biz gazeteciler de sözlerimizi yerine getirmekte zorlanıyoruz. Özür diliyorum.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
25.12.2024 Transatlantik: Yeni Suriye’de Türkiye’nin rolü - Yemen İsrail’in hedefinde
24.12.2024 Altılı Masa’nın lâneti
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı