Türkiye’yi durduran adam

19.06.2013 Vatan

Gezi Parkı direnişinde Pazartesi’nin kritik bir gün olacağı belliydi. Öğleden sonra DİSK Şişli’den, KESK ise Tünel’den Taksim Meydanı’na girmek istedi ancak polis tarafından engellenen kalabalıklar basın açıklamalarını yapıp olay çıkmadan dağıldılar. Ardından bazı gruplarla polis arasında küçük çaplı çatışmalar yaşandı. Güvenlik güçleri sebepsiz yere bazı basın mensuplarını tartakladılar ve derken saat 18 sularında Taksim Meydanı’na gelen ve yüzünü Atatürk Kültür Merkezi’ne dönen beyaz gömlekli bir adam sessiz ve genellikle elleri ceplerinde bir şekilde durmaya başladı. Bunun bir protesto eylemi olduğu birkaç saat sonra anlaşıldı. Ve “duran adam” hızla önce bir sosyal medya fenomeni, ardından Gezi direnişinin simgesi haline geldi.
Bundan önceki birçok yazımızda Gezi direnişinin, Türkiye ve dünyadaki benzer birçok olaydan izler taşımakla birlikte benzersiz bir deneyim olduğunu; kimsenin öngörmediği bu direnişin en çarpıcı yönlerinin kendiliğindenliği ve belirsizliği olduğunu; bunu tam olarak anlamanın kolay olmadığını; hükümetin de bütün bu nedenlerden dolayı direnişi iç ve dış ayakları olan kapsamlı bir komplo olarak görmek ve göstermek istediğini yazmıştık.

Komik komplo teorileri

“Duran adam” bütün bu önermeleri yeniden düşünmemize imkan sağladı. Şöyle ki, sahiden hiç beklenmedik kişisel bir sivil itaatsizlik eylemiydi söz konusu olan. Bu kendiliğinden eylem hızla duyuldu ve direnişi destekleyenler tarafından aynı hızla benimsendi. Hatta nasıl ilerleyeceği belli olmayan direnişe yepyeni bir ufuk ve yol açtı. Yani direnişin bir tür eşiği oldu. Nitekim önce, adının Erdem Gündüz olduğunu öğrendiğimiz “duran adam”ın çevresine yeni “duran adam ve kadınlar” eklendi. Ardından İstanbul'un farklı semtlerinde, sonra ülkenin farklı illerinde insanlar durmaya başladılar. Dün sabahtan itibaren de ülke çapında durma eylemleri devam etti.
Ve tabii ki Gezi direnişi karşıtları, daha önce de olduğu gibi yine ciddi olarak bocaladılar. Örneğin güvenlik güçleri ne yapacaklarını şaşırdılar. Bazı duran adam ve kadınları “durarak polise mukavemet”ten gözaltına aldılar ama fazla tutamadılar. Direniş karşıtı siviller arasından ilkin “keşke hep bu tür eylemler olsaydı” diyenler dikkati çekti. Bunlar, “duran adam”ın, günlerce süren bir direnişin doğal bir uzantısı olduğunu görmeyen ve görmek istemeyenlerdi. Ama kısa süre sonra sahnede tabii ki komplo teoricileri yer aldı. Ve olayı bir şekilde CIA’ye filan bağlayarak kendilerini bir kez daha komik duruma düşürdüler. (Bu komikliklerin değişik versiyonlarını bugün çıkacak bazı gazetelerde görmeyiz diye umuyorum)

Boşa giden stratejiler

Hızla hatırlayalım: Başbakan Erdoğan Pazar günü Kazlıçeşme Mitingi’nde yine direnişçileri anlamak yerine suçlamayı tercih etti; bazı kişi ve kurumları ima yoluyla da olsa hedef gösterdi ve “hesap soracağız” dedi. Dün de Meclis’te övgülere boğduğu polise daha geniş yetkiler vereceklerini ilan etti. Zaten sabahın erken saatlerinde de İstanbul ve Ankara’da çok sayıda yere yapılan baskınlarla bazı radikal sol gruplarla ilişkili oldukları gerekçesiyle çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı. Ne var ki “duran adam”, sadece olduğu yerde durarak, hükümetin direnişi kırmak için geliştirdiği strateji ve taktikleri tek başına felce uğrattı. Çünkü onun bu duruşu, Gezi direnişinin özünün şiddetsizlik olduğunu bir kez daha gösterdi.
Alabildiğine geniş olan yetkileri ne kadar artırılırsa artırılsın, güvenlik güçlerinin (dolayısıyla siyasi iktidarın) öylesine duran insanlara yapabilecek bir şeyleri yok.

Ruşen Çakır - Türkiye’yi durduran adam



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
25.12.2024 Transatlantik: Yeni Suriye’de Türkiye’nin rolü - Yemen İsrail’in hedefinde
24.12.2024 Altılı Masa’nın lâneti
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı