The French Connection (Fransız Bağlantısı)

15.01.2013 Vatan

Özellikle 1960’lı yılların sonu 1970’li yılların başlarında uluslarası eroin ticaretinin en bilinen güzergahı Türkiye-Fransa-ABD arasındaydı. Genellikle Korsika mafyası tarafından kontrol edilen bu ağa The French Connection (Fransız Bağlantısı) adı veriliyordu. Ama “French Connection” tabiri, 1971’de William Friedkin’in çektiği, Gene Hackman, Roy Scheider ve Fernando Rey gibi usta oyuncuların rol aldığı 5 Oscar ödüllü Amerikan filmiyle popüler oldu. Dört yıl sonra Hackman ile Rey, John Frankenheimer’in yönettiği The French Connection II’de de rol aldılar. Bu iki filmle birlikte “French connection” tabiri popüler kültüre girdi ve markalaştı.
Bu uzun girişten sonra, Paris’te 3 PKK’lı kadının ölümüyle sonuçlanan suikastin ardından yaşanan gelişmeler üzerine kaleme aldığım yazıya neden “French connection” başlığını seçtiğimi izah etmek isterim. Aslında nedeni çok basit çünkü suikastin ardından bu yazıyı yazdığım ana kadar hiç ama hiçbir şey gelişmedi. Geliştiyse bile, Fransız yetkililer olan bitenler hakkında kamuoyunu bir nebze olsun aydınlatabilecek hiçbir açıklama yapmadılar. Bu durum da doğal olarak bu suikastte şu ya da bu şekilde bir Fransız bağlantısı olduğunu düşündürtüyor.

Üç vahim zaaf
Biraz daha açacak olursak, Fransız güvenlik ve istihbarat yetkililerinin üç vahim zaafıyla karşı karşıyayız. Birincisi, tabii ki Paris’in göbeğinde, PKK’nın en önemli kurumlarından birinde, örgütün Avrupa’daki en önde gelen yöneticilerinden biri (Sakine Cansız) ile Fransa sorumlusu (Fidan Doğan) ve yanlarındaki Leyla Söylemez’in profesyonel bir şekilde katledilmiş olması. Normal şartlarda Fransız güvenlik birimlerinin 24 saat kontrol ettiği varsayılabilecek bir büroyla kişilerden söz ettiğimiz için bu suikastin nasıl gerçekleşmiş olduğu bile başlıbaşına bir soru işaretidir.
İkinci olarak, diyelim ki Fransız güvenlik birimleri gaflete düştü ve bu suikasti engelleyemedi; şu ana kadar failleri ve olayın arkasındaki gerçek sorumluları saptayamamış olmaları da kesinlikle anlaşılır gibi değil. “Nerden biliyorsun saptamadıklarını?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Kuşkusuz saptamış ve bunu kamuoyundan gizliyor olabilirler ama onların şu ya da bu nedenle eğer ellerinde varsa, böylesine kritik bir bilgiyi açıklamayı ertelemelerinin Türkiye’deki barış sürecine ne kadar zarar verdiğini herhalde biliyorlardır.
Son olarak, şu ana kadar suikastin faillerinin yakalanamamış olmasının da Fransız güvenlik birimleri için çok vahim olduğunu, vahim olduğu ölçüde şaşırtıcı olduğunu vurgulamak şart.

Kuşkular
Bazı okurlar, dünyanın dört bir tarafında nice siyasi suikastin aydınlatılamadığını, dolayısıyla Fransız devletinin zaafını abarttığımı düşünebilirler. Ancak benim gibi Fransız kültürüyle yetişmiş, bu ülkede, onu az buçuk tanıyabilecek kadar kalmış ve hükümetler kim olursa olsun Fransız devletinin Kürt sorununa çok yakın ilgisini bilen biriyseniz, suikastin kendisi, sorumluların saptanmaması ve zanlıların yakalanmaması (veya saptama ve yakalamada geç kalınması) gibi hususlardan ister istemez kuşkulanırsınız.
Eğer Fransa bu tür kuşkulardan rahatsızsa, bu suikasti bir an önce hiçbir tereddüte yer bırakmayacak ölçüde aydınlatması gerekir. Buna paralel olarak Fransız devletinin, Türkiye’nin Kürt ve PKK sorunlarını çözmek için başlatmış olduğu yeni sürece destek verdiğini de, yine tereddütlere yol açmayacak şekilde beyan etmesi zorunlu.
Bir başka zorunluluğuysa şöyle özetleyebiliriz: Yeni İmralı sürecinde kendimizden başka kimseye güvenmemeyi öğrenmek.





Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
25.12.2024 Transatlantik: Yeni Suriye’de Türkiye’nin rolü - Yemen İsrail’in hedefinde
24.12.2024 Altılı Masa’nın lâneti
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı