Cemaat-hükümet meydan muharebesi: Kim kazanır?

16.12.2013 Vatan

Fethullah Gülen cemaati ile AKP hükümeti arasındaki, birkaç gündür hız kesmiş gözüken savaş hakkında en sık sorulan soru hiç tartışmasız şu: "Kim kazanır?"
Daha önceki yazılarımda birkaç kez "bu savaşın galibi olmaz" demiş, hatta bundan üçüncü şahısların da kazanma ihtimalinin yüksek olmadığını ileri sürmüştüm. Çünkü her ne kadar taraflar "milli irade", "girişim özgürlüğü", "demokrasi", "basın özgürlüğü" gibi değerleri öne çıkarttıklarını iddia etseler de tam bir iktidar savaşına tanık oluyoruz. Kısacası bu savaştan Türkiye'nin daha özgürleşerek, demokratikleşerek çıkacağını öngörmek hayalcilik olacaktır.
 
Sevgi ilişkisi değil alışveriş
 
Bununla birlikte, devlet imkanlarına sahip olması avantajıyla hükümetin bu savaştan galip ayrılmamasının imkansız olduğunda ısrar edenler var. Kendilerine, zaten savaşın asıl nedeninin Cemaat'in devlet içindeki kadrolaşması olduğunu, yani hükümetin Cemaat'e karşı devlet imkanlarını mutlak bir şekilde kullanmasının zor olduğunu hatırlatıp hatta tam tersi durumların söz konusu olabileceğini söylediğinizde, "bu konu artık çok önemli değil, zaten bunların bir kısmı çoktan tasfiye edildi, geri kalanların çoğu da etkisizleştiriliyor" cevabını alıyorsunuz. Cemaat'in devlet içindeki gücünün budanması ne kadar mümkün olabilir, emin değilim. Kaldı ki, bu gerçekleşse bile hükümetin Cemaat'e karşı bariz bir üstünlük kurmasının hiç de kolay olduğu söylenemez.
Bu konuda Türkiye'de İslamcı düşünceyi ve İslami hareketliliği en iyi bilen isim olan Prof. İsmail Kara'ya başvurabiliriz. Kara, dünkü Yeni Şafak Gazetesi'nde Yusuf Genç'e verdiği mülakatta İslami cemaatler hakkında çok önemli, çarpıcı ve doğru şeyler söylüyor. Öncelikle onun şu sözlerinin altını çizelim:
"Cemaatler ve tarikatlar siyasi tercihlerinde çok realist davranırlar ve tek başlarına da karar vermezler. Baktıkları, hesaba attıkları yerler vardır hep. Onun için AKP ile Cemaat arasındaki kriz öncesi ilişkileri bir yakınlık, fikir beraberliği ve sevgi ilişkisi olmaktan ziyade kendilerinden başka tarafları da olan bir mutabakat ve alışveriş olarak görmek daha doğru olur."
 
Cemaatlerin tecrübe havuzu
 
Cemaat-siyasi iktidar ilişkilerinin uluslararası boyutları olduğuna da dikkat çeken Prof. Kara'nın şu tespitleriniyse hükümetin bu savaştan galip ayrılmasının çok da kolay olmayacağı önermemize dayanak yapabiliriz: "Tarikat ve cemaatlerin kriz anlarında devreye soktukları tecrübe havuzları ve hafızaları siyasi partilerden daha kuvvetli ve daha uzun tarihlidir. Daha zengin ve daha imkanlıdır. Uzun ömürlü, değişerek devam etmeye hazırlıklı, dönüşmeye mütehammil olmaları da belki bununla alakalı. Siyaset alanı pratik ve pragmatiktir derler, bu doğru. Cemaatlerin bu taraflarının gelişkin olmadığını kim söylemiş!"
Prof. Kara'ya katılıyorum: Cemaatlerin, özel olarak da Gülen hareketinin en büyük avantajı, çok geniş, deneyimli ve etkili bir sosyal tabana sahip olması ve farklı alanlarda faaliyet yürütmesine ek olarak son derece zengin bir siyasi tecrübeye de sahip olmasıdır. Buna karşılık siyasi açıdan çok güçlü olan AKP'nin sosyal düzlemde Cemaat ile rekabet edebilmesinin pek mümkün olamadığını gözlemliyoruz. Dershanelere yönelik projeyi de bu bağlamda, yani bükülemeyen bileği kırma girişimi olarak değerlendirebiliriz.
Bu yazıyı da hiç çekinmeden "bu savaşın galibi olmaz" diye bitirmekte herhangi bir sakınca yok.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
25.12.2024 Transatlantik: Yeni Suriye’de Türkiye’nin rolü - Yemen İsrail’in hedefinde
24.12.2024 Altılı Masa’nın lâneti
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
29.12.2024 Ve yeni “Çözüm Süreci” başladı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı